Basına ve Kamuoyuna!
27 Nisan 2025 tarihli açıklamamızda, işgalci Türk ordusunun 11 Nisan'da Şehîd Delîl Batı Zap bölgesinde bulunan savaş mevzilerimize yönelik kimyasal silahlarla saldırı düzenlediğini ve bu saldırılarda fedaice direnen ve işgalcilere geçit vermeyen Besê ile Mîtra yoldaşlarımızın şehadete ulaştığı bilgisini halkımız ve kamuoyuyla paylaşmıştık.
Türk devleti tarihin şahit olduğu en alçakça ve insanlık dışı yöntemlerle Kurdistan Özgürlük Gerillası'nın iradesini kırmaya çalışarak halkımıza yönelik soykırım saldırılarını sonuca götürmek istemektedir. Buna karşı insanlık tarihinin en soylu ve yüce değerlerini kuşanarak direnen Apocu fedai militanlar tüm olanaksızlıklara rağmen uğruna mücadele ettikleri değerler için canlarını feda etmekten geri durmadılar. İnsanlığın başlangıcından itibaren süregelen iyilik ile kötülüğün, güzel ile çirkinin, aydınlık ile karanlığın savaşında her zaman iyiliğin, güzelliğin ve aydınlığın temsilini yapan Apocu militanlar ilerici insanlığın yüz akları olarak tarihteki yerlerini aldılar. Bu değerli ve ölümsüz fedai militanlardan olan Besê ve Mîtra yoldaşlarımız da Girê Cûdî Direniş Alanı’ında bu kutsal geleneğin son temsilcileri oldular. Erkek egemenlikli zihniyetin son tezahürü olan kapitalist modernite yaşamının insanlığın ve doğanın inkarı olduğu gerçekliği erkenden fark ederek arayışlara yönelen ve Rêber Apo'nun kadın özgürlüğünü esas temel alan paradigmasıyla tanışan Besê ve Mîtra yoldaşlarımız, yüzlerini Rêber Apo'nun aydınlığına dönerek mücadele saflarına katıldılar. İlk andan itibaren fedaice yaşamayı ilke edinen yoldaşlarımız, her geçen gün kendilerini yeniden yaratarak "Xwebûn" oldular, güzelleştiler ve özgürleştiler. Halkımıza ve Hareketimize yönelik soykırım ve tasfiye saldırılarının yoğunluk kazandığı bir süreçte bir an bile tereddüt etmeden direniş mevzileri ve savaş tünellerindeki yerlerini alan yoldaşlarımız, tarihin tanıklık ettiği en görkemli direnişin öncü neferleri oldular.
Diş ile tırnak ile kazıdıkları savaş tünellerini insanlığın aydınlık geleceğinin şafağına dönüştüren Besê ve Mîtra yoldaşlarımız işgalci Türk ordusunun tüm saldırılarına gereken cevabı vererek Apocu militanlığın yılmaz duruşunu tüm ihtişamı ile dosta ve düşmana gösterdiler. Böylesi fedai militanları olan bir halkın ve Hareketin yenilmeyeceğini son nefeslerine kadar direnişte ısrar ederek gösteren Besê ve Mîtra yoldaşlarımız duruşlarıyla partimiz PKK ve PAJK'ın en seçkin militanları oldular.
Böylesi öncü militanları yetiştiren değerli aileleri Besê ve Mîtra yoldaşlarımızla ne kadar gurur duysalar yeridir. Yoldaşları olarak bu fedai yoldaşlarımızın hayallerinin savaşçılığını yapacağımızın sözüyle başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
|
Kod Adı: Besê Têkoşîn |
Besê Têkoşîn – Zehra Zelal Araz
|
Kod Adı: Mîtra Kato |
Mîtra Kato – Sara Eskerî
Engin zirvelerin gökyüzü ile buluştuğu, dev kayaların tanrıların ve tanrıçaların görkeminde yeryüzüyle birleştiği o mekanlarda gencecik kahkahalar yükseliyor. Ağır topların, dev kazanların yeri göğü inlettiği, kimyasal silahlarıyla en güzel solukların çekildiği havası kirletilmeye çalışılsa da o kutsal mekanlarda bu gencecik gülüşler yaşamın, direnişin ve zaferin türküsünü haykırıyor. Cellatlar sıranın onlara ne zaman geleceğinin korkusuyla her gün ölümü soluklarken, fedailer ölümü öldürüp sonsuzluğa uzanıyor. Bir Tanrıça haykırıyor; ‘Burası Kurdistan. Giriş var, çıkış yok’ ölümü soluklayan cellatların yüzüne.
Onlar ki direnişin kalesini inşa etmek için tırnaklarıyla kazıdılar o çelikten kayaları. Her anı emek olan bu sevdanın bir benzeri görülmüş müdür? Her karışına gerillanın alın terinin döküldüğü, onlarca şehidin kanını döktüğü bu topraklarda fedailer kalkan oluyor sevdalarına. Bu kutsal topraklar karış karış bombalanırken yemin ettiler toprağa, suya ve havaya. Bedeli ne olursa olsun uğrunda savaşılacak bu güzel ülkenin yarınlarına yemin ettiler. Yemin ettiler her anını bu ülkeye ve insanlığa adayan Bilge Önderliğe. Yemin ettiler binlerce Kurdistan şehidine. Yemin ettiler ilk sömürge ulus olan kadına ve kutsal anaya. İşgalciler, sömürgeci, işbirlikçi ve ihanetçiler her an ölümü soluklayacak ve bu topraklarda kendi sonlarını yaşayacaklar diye!
İntikama ve özgür bir ülkede yaşamaya yeminli yüreklerden biri olan Besê yoldaşımız aslen Sîwerek'li olmasına rağmen düşmanın ekonomik baskıları sonucu ailesi Mersin’e göç etmesinden dolayı ülke topraklarından uzak, Kurdistan dağlarından esen ferahlatıcı soluğu içine çekemeden açar gözlerini yaşama. Her ne kadar ilk yudumladığı su Kurdistan’ın verimli gözelerinden akmamışsa da ilk adımladığı toprak Kurdistan’ın bereketli toprakları olmamışsa da; Kürt, Kurdistan gerçekliğinden hiçbir zaman uzak olmadı. Tıpkı annesinin ona doğar doğmaz fısıldadığı Zelal ismi gibi, arı, berrak özünü korudu. Aile ortamının yurtsever olmasından ve amcaoğlunun 2009 yılında PKK saflarına katılması sayesinde daha çocuk denecek yaşta Kurdistan Özgürlük Hareketi ile tanıştı. 2011 yılında amcaoğlu Egîd Siverek - Ferit Araz yoldaşımızın Erzirom’da şehadete ulaşmasından sonra gerilla saflarına katılmak istese de yaşı küçük olduğu için katılamadı. Ancak gerilla olma ısrarından hiçbir zaman vazgeçmeyen Besê yoldaşımız 2013 yılında yüzünü özgür dağlara dönerek Cûdî’den gerilla saflarına katıldı. Gerilla olmayı ‘hem kendisinin hem de annesinin hayali’ olarak dile getiren Besê yoldaşımız, kendisiyle beraber annesinin hayalini de yerine getirdi. Gerilla yaşamında da aslında her zaman biraz da hayalleri yarım kalmış bir başka kadının daha hayallerini tamamlama iddiası ile yürüdü. Yani dağlarda, patikalarda attığı bir adım kendisi içinse diğeri annesi içindir.
Yeni savaşçılar eğitimini Medya Savunma Alanları’nda gören Besê yoldaşımız, eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra pratik çalışmalara dahil oldu. Daha sonra kendisini askeri anlamda yetkinleştirmek için askeri akademilerde eğitim gördü. Şehîd Azê Malazgirt, Şehîd Leyla Sorxwîn ve Şehîd Delal Amed gibi öncü komutanlarımızla birlikte kaldı. Önderliğin yetiştirdiği böylesine cesur kadın komutanlarımızın denetiminde bir savaşçı olmak Besê yoldaşımızın kişiliğinde belirleyici bir etken oldu. Önderlik felsefesiyle tanrıçalaşan bu kadın komutanların elleriyle ördüğü özgür yaşam aşkının peşinde koşan bir kadın gerilla olarak Önderlik felsefesi ile büyüttü yüreğini. Besê yoldaşımız bu değerli yoldaşlarımızla geçirdiği süreci şöyle dile getirdi; "O arkadaşların yanında gün geçtikçe daha fazla tecrübe kazanıyordum. Partiyi, yoldaşlığı ve şehit arkadaşları tanıyordum. Örgüt içerisinde gelişimim için örgüt bana çok fırsat verdi. Heval Azê bana askerlikten tutalım, yaşamsal ilişkilenmeye kadar her şeyi öğretti. İnsanı öyle bir eğitiyordu ki insan her zaman yönünü Önderliğe dönüyordu. Zaten Heval Azê Önderliğin yanında da kalmıştı. Onun yanında örgüte ve Önderliğe daha çok bağlandım. Öyle komutanlarla yaşamak benim için önemliydi."
"PKK yaşamı çok akıcıdır" diyen Besê yoldaşımız, bu akışkanlığın içine sürüklenen değil, yön veren ve değiştiren-dönüştüren olma iddiasıyla katıldı her zaman. "İnsan her zaman büyük yaşamalı" sözleriyle daha ilk günden nasıl yaşayacağını, savaşacağını ve mücadele edeceğini belirtti. Fedaileşme istemi ve buna layık olma çabası hep heyecanlı bir yürüyüş oldu Besê yoldaşımız için. Bu yürüyüş boyunca ne heyecanını yitirdi ne de büyük inancını. Bu inançla daha büyük bir yürüyüşçü olmak için 2016 yılında Hezên Taybet çalışmalarına geçerek fedaileşme sözünü yineledi. Burada kendini yeniden yaratma ve fedai kişiliği kazanma andını içtikten sonra hep bunun çabasını verdi. Bir yandan kutsal fedailik yaşamına ve yoldaşlığa sahip çıkmanın, bir yandan da hayallerinin peşinden koşmanın gayretinde oldu. Onu bu yaşamda öylesine güzel kılan özelliklerinden en belirgini de yoldaşlık ortamına verdiği değer ve bu ortamdaki maneviyatla bütünleşmesiydi. Bulunduğu her yerde yoldaşlarına olan saygısını, onlara verdiği değeri, sevgiyi ve emeği; samimi, içten ilişkilenmesinde, sohbetlerinde yansıttı. Bunu şu sözleriyle tarihe nakşeder; "PKK yoldaşlığı insanı birbirine öyle bir bağlar ki sen ne kadar tanısan da tanımasan da bu ölçü değildir. Önemli olan o ruhu taşıyabilmektir." Besê yoldaşımızın en belirgin özelliği aslında bu yaşama olan sevgisi ve bu sevgiyi dinmek bilmez moraliyle yansıtmasıdır. Onun olduğu yerde sevgi, moral, heyecan eksik olmaz. O yaşamın her yerindedir; kimi zaman yük çekerken çıkar yoldaşlarının karşısına, kimi zaman savaş tünellerinin hazırlığında, kimi zaman da elinde kamerayla yoldaşlarını ölümsüzleştirmenin kaygı ve telaşıyla çekimlerini yaparken. Birçok Parti çalışmasını başarıyla yürütmüş olmasına rağmen savaşın en sıcak olduğu alanlarda devam etmek istedi devrim yürüyüşüne. Düşmanla birebir savaşma istemi çok büyük olan Besê yoldaşımız bu isteminde her zaman ısrarcı ve kararlı oldu.
Besê yoldaşımız, yoldaşlığa olan bağlılığının bir gereği olarak şehitlere de büyük bir aşk ve sorumluluk duygusuyla bağlı oldu. Şehit yoldaşlarına olan sevgi ve özlemini şu şekilde dile getirir; "İnsan gerçekten arkadaşları çok özlüyor. Onlarla paylaştığın anılar, sohbetler, gülmeler… Herkesin, her şeyin, her canlının yeri çok farklıdır. Bazen insan o kadar çok eskiyi özlüyor ki bu kez de anı yaşamıyor, geleceği düşünemiyor. Oysa her zaman bir su gibi akmak lazım. Heyecanla, o hızla, o tempoyla. Onların hayallerini tamamlama yemini verdik ve o sözle de yaşayacağız." Bu yüzden şehit yoldaşlarına cevap olmak ve onların dökülen her damla kanı için büyük bir intikamın sahibi olmak istedi. Önderlik felsefesine olan inanç ve bağlılığı, yoldaşlığa olan sevgisi ve düşmana olan kin ile öfkesini de yanına alarak 2022 yılında yüzünü Şehîd Delîl Batı Zap bölgesine döndü. Burada başlatılan Şehîd Savaş Maraş Hamlesi’ne katılarak duygularını "İntikam duygumuz artık çok dolmuştu. Sözden ziyade artık yapmak gerekiyordu. Şehit Savaş Maraş Hamlesi ile artık düşmandan yılların birikmiş intikamını alma imkânı elimize geçmişti’ sözleriyle dile getirdi. Düşmanın tüm alçakça saldırılarına karşı yüreğini daha çok mücadele edebilmek adına güçlü ve dayanıklı kılarak savaşan Besê yoldaşımız, alanda bulunduğu her anı kendisini bütün benliğiyle mücadeleye adayarak geçirdi. Bölgedeki direnişi; "Şehit Delil Zagros’ta direnişin ruhunu; yoldaşlık ruhu ve şehit düşen yoldaşlarımız oluşturdu. Hepimiz Zîlan ve Egîd’iz. Bize düşen artık onları yaşamsallaştırmaktır. İçinde bulunduğumuz sürecin her günü, her ayı, her yılı adım adım zorlaşıyor. Çünkü gittikçe özgürlüğe ve Önderliğe daha fazla yaklaşıyoruz. Özgürlük bedelsiz olmaz, emekle oluşur."
Bir an olsun umutlarını ve hayallerini geride bırakmadan, son nefesine kadar Rêber Apo ve şehit yoldaşlarına layık bir mücadelenin fedaisi olan Besê yoldaşımız 11 Nisan 2025 günü Mîtra yoldaşımızla ile beraber düşmanın alçakça ve korkakça kimyasal silah kullanması sonucu şehadete ulaşarak başarı ile yürüttüğü devrim yürüyüşünü zirvede tamamladı.
Şehadete ulaştığı an’a kadar da yüksek moral ve derin inancından taviz vermeyen Besê yoldaşımız yaşam ve savaş gerçekliğini büyük bir coşku, heyecan ve asla unutmadığı intikam yeminiyle sarmaladı. Şehîd Delîl Batı Zap bölgesinde bütün cesareti ve yiğitliğiyle savaşan yoldaşımız aynı zamanda birçok faklı çalışmada da yer alarak direnişin kesintisiz sürmesinde önemli bir rol oynadı. Yoldaşlarının intikamını alacağı, düşmana büyük darbelerin vurulacağı ve Önderlikle buluşmanın garantisi olacak hiçbir çalışmadan kendini geri çekmeyerek Apocu fedai militanlığın en seçkin örneklerinden biri oldu.
Kürtlük bilincinin her zaman taze ve canlı olduğu Rojhilatê Kurdistan halkımız, on yıllardır süregelen işgal, sömürü ve soykırım saldırılarına karşı müthiş bir direnişle kendisini var eden kültür, gelenek ve ulusal özelliklerini korumayı başardı. Düşmana boyun eğmeyi en büyük günah ve suç sayan halkımız öz örgütlülüğünü yaratarak direniş geleneğini günümüze kadar sürdürdü. Özellikle partimiz PKK ve Rêber Apo gerçekliğini tanıdıktan sonra özgürlüğe ve bağımsızlığa olan inanç ve umutlarını daha da büyüten Rojhilat halkımız, en değerli evlatlarını bir an bile tereddüde düşmeden gerilla saflarına göndererek onlarca yılın hayali olan özgür Kurdistan'ı gerçekleştirmeye her zamankinden daha da yaklaştı. En değerli evlatlarını bedel vermek pahasına özgür ülke özlemlerinden taviz vermeyen Rojhilat halkımız bu yönüyle Kurdistan yurtseverliğinin en güzide örneği olarak halkımızın özgürlük tarihindeki yerini aldı.
Bu kahraman halkın değerli bir evladı olan Mîtra yoldaşımız, Rojhilatê Kurdistan'ın Salmas kentinde yurtsever bir ailede dünyaya geldi. Ailesinin Kürtlük değerlerine son derece bağlı olmasından dolayı özüne uygun bir şekilde büyüyen Mîtra yoldaşımız, bu özelliğini büyük bir gururla korudu. Tüm asimilasyon ve soykırım saldırılarına rağmen özüne uygun yaşamasının derin anlamının bilincinde oldu. Bu nedenle özellikle gençlik dönemlerinden itibaren yaşama dair arayışlarını ve sorgulamalarını hep bu mihverde yaptı. İşgalcilerin hem bir kadın hem de bir Kürt olarak kendisine dayattığı yaşam biçimini hiçbir zaman kabul etmeyen yoldaşımız, özgürlük bilincini ve arayışını her geçen gün yüreğinde daha da büyüttü. Halkımıza yönelik soykırım saldırılarının bilincinde olarak büyüyen Mîtra yoldaşımız, halkımızın özgürlüğünü hedeflediğini iddia eden birçok örgüt ve parti tanımasına rağmen, bunlarla ilişkilenmedi. Bu örgüt ve partilerin temsil ettikleri geleneklerin ve ideolojilerin hep eksik ve yetersiz olduğuna inandı. Partimiz PKK ve Rêber Apo gerçekliğini tanımamasına rağmen 1999 yılında Önderliğimize yönelik geliştirilen Uluslararası Komplo sürecinde başta Rojhilat olmak üzere Kurdistan ve dünyada halkımızın görkemli serhildan geliştirmesinden ve Önderliğimiz etrafında ateşten çember olmasından derinden etkilendi. Bu süreçten sonra Partimize ve Rêber Apo'ya yönelik ilgisi her geçen gün artan yoldaşımız, mücadelemizi daha yakından tanımak için arayışlara girdi. Bulabildiği Önderlik çözümleme ve savunmalarını okuyan Mîtra yoldaşımız, özellikle Rêber Apo'nun kadın özgürlük felsefesinden etkilendi. Rejimin ve toplumsal gerçekliğin yoğun baskısı altında yaşayan bir kadın olarak Önderlik düşüncelerini çöldeki bir vaha olarak değerlendiren yoldaşımız, büyük bir heyecan ve istekle bu düşünceleri anlamaya çalıştı. Önderlik felsefesinde derinleştikçe var olan yaşamı daha da sorgulayan Mîtra yoldaşımız, her geçen gün sistem içindeki yaşamın anlamsızlığının daha çok farkına vardı. Yaşamın ancak anlam yüklü olduğunda yaşanmaya değer olduğunu ifade eden yoldaşımız, bunun da PKK'de somutlaştığını kısa sürede bilince çıkardı. Üniversitede iktisat bölümü mezunu olan ve birçok kişinin ulaşmak için yoğun bir çaba ve emek harcadığı rahat yaşam koşullarına rağmen yüreğinin derinliklerinde hissettiği özgürlük tutkusunun peşinden gitmeye karar verdi. Bunun da ancak gerilla saflarına katılarak mümkün olabileceğine inanan Mîtra yoldaşımız, 2013 yılında yüzünü Kurdistan dağlarına dönerek gerilla saflarına katıldı.
Öze dönüş, kendi olma ve özgürlüğün en anlamlı yaşam bulduğu yer olarak ifade ettiği gerilla yaşamıyla kısa sürede bütünleşen Mîtra yoldaşımız, ilk askeri ve ideolojik eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamlayarak pratik çalışmalara yöneldi. Bu anlamda yaşadığı heyecanı, bir çocuğun ilk adım atışları gibi değerlendiren yoldaşımız, tüm gerillacılık yaşamı boyunca bu heyecanını korumayı başardı. Gerillacılığın her anının yenilik, kendini var etme, geliştirme ve hakikate ulaşma anı olduğunu ifade eden yoldaşımız, gerillacılığın aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğu gerçekliğini en yalın bir şekilde dile getirdi. Bunun için hiçbir zaman coşkusundan ve tutkulu katılımından ödün vermedi. İlk gerillacılık pratiğini Medya Savunma Alanları'nda yapan Mîtra yoldaşımız, burada edindiği tecrübeleri halkımıza yönelik soykırım saldırıları yürüten DAİŞ çetelerine karşı yaşama geçirmek istedi. Bu temelde çetelere karşı sürdürülen tarihi direnişe katılan yoldaşımız, 2018 yılına kadar büyük bir fedakarlık ve cesaretle savaştı. Çetelere karşı geliştirilen birçok hamlede yer alarak devrimcilik görevlerini yerine getiren yoldaşımız, bir kez yaralanmasına rağmen mücadele azim ve kararlılığından hiçbir şey yitirmedi. Aksine daha da bilenmiş bir biçimde mücadelesini daha da büyütmenin çabasında oldu. Çetelere karşı mücadelesini başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra yüzünü bir kez daha özlemini duyduğu dağlara dönen Mîtra yoldaşımız, edindiği tecrübeleri tüm yoldaşlarıyla paylaşarak yoldaşlık görevini yerine getirmek istedi. Aynı zamanda yaşadığı yoğun pratiğin muhasebesini yaparak askeri ve ideolojik anlamda eksik kalan yönlerini tamamlamanın çabasında oldu. Bu anlamda askeri ve ideolojik eğitimlere katılan yoldaşımız, bu eğitimlerini de başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra pratik çalışmalara yöneldi. 2021 yılına kadar Medya Savunma Alanları'nın farklı bölgelerinde çalışmalara katılan yoldaşımız, bu süreçte örnek bir katılımın sahibi oldu.
2021 yılında sömürgeci Türk devletinin Medya Savunma Alanları'na yönelik geliştirdiği işgal saldırılarına karşı direniş alanlarındaki yoldaşlarının yanında olmak isteyen Mîtra yoldaşımız, sarsılmaz bir kararlılıkla bu isteminde ısrarcı oldu. Militanca duruşu ve ulaştığı kararlılık düzeyi ile yoldaşlarına güven veren yoldaşımız, bu temelde savaşın yoğun yaşandığı alanlara geçti. Düşmanın başta kimyasal silah ve yasaklı patlayıcılar olmak üzere her türlü imkanını kullandığı halde iradesini kıramadığı Apocu militanlardan biri olan Mîtra yoldaşımız, bu özelliği ile özgürleşen ve ölümü yenen fedai yoldaşlarımız arasındaki yerini aldı. Düşmanın 11 Nisan 2025 günü Girê Cûdî Direniş Alanı'ndaki savaş tünellerine yönelik geliştirdiği kimyasal silah saldırısında son nefesine kadar direnerek şehadete yürüyen Mîtra yoldaşımız, dürüst, samimi ve fedakar kişiliği ile her zaman anılacak ve mücadelemize öncülük yapmaya devam edecektir.
30 Nisan 2025
HPG Basın İrtibat Merkezi