
Basına ve Kamuoyuna!
1. 13 Mayıs günü saat 22:00 ile 14 Mayıs günü (bugün) 01:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Bezenîkê ve Tepê Xerip alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Normal şartlar altında yaşayan insanlar için temel sorun daha iyi bir yaşam istemidir. Kendisini daha iyi hissedebileceği, huzurlu ve rahat bir yaşamdır istenen. Basit gibi gelen bir istem olsa da bunun yaratımının kişinin kimliği ile bağlantılı olarak ele alınmasında ne gibi badirelerle karşılaşacağı da aşağı yukarı tahmin edilebilir.
- Ayrıntılar
Kürdistan’da mayıs hüznün ve kederin ayı gibidir. Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde en çok şehitler bu ayda verilmiştir.
Bilinmez ama Kürdistan’da mücadele yürüten güçler Kürdistan iklimini dikkate alarak yol almak zorundadırlar. Bunun hesabını yapmama ya da yeterince derin ele almama beraberinde hep sorunları yaratmıştır. Çünkü Kürtlerin düşmanları mayıs ayında Kürdistan coğrafyasının adım adım açıldığını, yolların yolcular için kullanılır olacağını bildikleri için hep bu ay’a çıkmadan yüklenmişlerdir. Bir nevi Kürtleri hep bu ayda vurarak mücadele yılına negatif moral ve motivasyonla girmelerini sağlamayı hedeflemişlerdir.
İşte bunun için mayıs Kürdistan’da hüznün, acının, göz yaşlarının, işkencelerin azalmadığı bir aydır. Hiç şüphe yoktur ki bu kadar hüznü, acıyı, işkence ve göz yaşını aşmak için de mayıs ayı bir direniş ayıdır. Başka bir deyimle şehit ayıdır.
Bilinmez ama öyle görülüyor ki Kürdistan’ı işgal eden tüm güçler bu gerçeği bilerek Kürdistan’da Kürt direnişçilerine yüklenmişlerdir. Ve öyle görülüyor ki işgalci güçler kendi devrimci güçlerine de yüklenmişlerdir. Türkiye devrim mücadelesinde en çok şehidin mayıs ayında verilmesini başka nasıl izah edeceğiz?
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna
1. 12 Mayıs günü 22:00 ile 13 mayıs günü 01:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Bezenikê ve Xerip tepelerine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Şirin Elemhoyi, bilinçlenen ve özgürlüğe uyanan bir Kürt kadını…
Daha gencecik, ömrünün baharında…
Darağacının kestiği bir dal, incecik bir fidan.
Daha kısa bir süre önce haber alınamadığına dair Roj TV’de verilen bir haberde geçmişti ismi ve sıcak, içten, cana yakın gelen, haberde kullanılan fotoğrafında belleğime kaydedilen esmer yüzü, şimdi belleğime asla silinmeyecek bir biçimde kazındı.
- Ayrıntılar
Çok uzak dayarlardan ülkemizde çevrilen kirli oyunlara baktıkça öfkemiz kabarıyor, kinimiz daha fazla artıyor. Biz Kürtler, değer yargılarımıza bağlı bir halkız. Bin yıllarca uygarlıktan men olma pahasına değer yargılarımıza sahip çıktık. Çatışma ve savaşlarımız ceng meydanlarında olup göğsümüz hep açık oldu. Hile yapma, arkadan vurma, kalleşliği bilen bir halk değiliz. Mertlik adına başka orduların, başka halkların bayraklarını bile taşıdık. Açık siperlerde adımız hep oldu.
- Ayrıntılar
Çok uzak dayarlardan ülkemizde çevrilen kirli oyunlara baktıkça öfkemiz kabarıyor, kinimiz daha fazla artıyor. Biz Kürtler, değer yargılarımıza bağlı bir halkız. Bin yıllarca uygarlıktan men olma pahasına değer yargılarımıza sahip çıktık. Çatışma ve savaşlarımız ceng meydanlarında olup göğsümüz hep açık oldu. Hile yapma, arkadan vurma, kalleşliği bilen bir halk değiliz. Mertlik adına başka orduların, başka halkların bayraklarını bile taşıdık.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna
1. 7 Mayıs gününden beri aralıksız olarak Medya Savunma Alanlarına bağlı Zağros’un Şetanus, Satê ve Kêyê köyleri ile Avaşin vadisine yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmaktadır.
- Ayrıntılar

Halkımıza ve Kamuoyuna!
7 Mayıs günü Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Oramar alanında TC ordusuyla yaşanan çatışma sonucunda şahadete ulaşan Sipan ve Laşer isimli arkadaşlarımızın sicil bilgileri netleştirilmiştir.
- Ayrıntılar
Orgeneral Eşref Bitlis’in bir uçak kazası ile ölmesi –tabii resmi iddialar böyle-, bir de yine Kürdistan’da önemli görevler üstlenen Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesi. Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesini yaşlı bir Kürt yurtseverine mal edilmeye çalışılsa da hem kendisinin böyle bir şeyi yapmadığı yönlü uzun yıllardır sürdürdüğü mücadele –ki bizce de öyle- hem de Bahtiyar Aydın’ın kişiliği ve dönem düşünceleri göz önüne getirildiğinde fazla gerçekçi görünmüyor.
Bilindiği gibi Eşref Bitlis, Turgut Özal’a yakınlığı ile tanınan bir generaldi ve Özal’ın Kürt sorununun çözümü yönlü adımlarına destek sunun bir kişilikti. Bu işin silahla çözülemeyeceğine kanat getiren biriydi. Bahtiyar Aydın’ın da bu çerçevede yaklaştığı, en azından o güne kadar yürütülen savaşın farklı bir çerçevede ele alınmasının gerekliliğini dile getiren bir kişilik olduğu biliniyor. Savaş barış ikileminin çok yoğun yaşandığı 1993 yılının bahar aylarında bu iki general ile birlikte tabii bir de Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü de var.
Bu ölümlerin o dönem açısından gizli kalan yanları bugün bakmasını bilenler için artık gayet açık. Ama neylersin ki Türkiye toplumun esir alan kör gözler halen mevcudiyetini koruyor.
Şimdi gelelim günümüze. Daha bir önceki olayın üzerinde hatırı sayılır bir zaman geçmemişken Türk ordusunun ayrı bir rezaleti ve Türkiye kamuoyunun üç maymun pratiği sergileniyor. Çukurca’da patlayan mayını HPG gerillalarına yıkmak isteyenlerin pratiklerini ve gerçeğin yani TSK’nin kendi askerlerini mayın ile öldürmesinin açığa çıkması ile birlikte pişkince ve utanmazca bir şekilde olayın üstünü tozlandırmaları gözler önünde halen.
Biraz daha geriye gidelim. Bilge köyü katliamının ayrıntıları daha bilinmez ve bir düğüne kleşli bir grubun saldırı yaptığı haberleri ajanslara düşerken aynı kesimin “PKK katliam yaptı, köy bastı” şeklindeki haber ve yorumları da hatırlardadır. Acaba o muhtar konuşmasaydı bu kaçıncı yapmadığı eylemi olacaktı PKK’nin.
En son yine Lice’den geldi haber. Ardından da kıyamet koparıldı. Başbuğ bir yandan, başbakan, bakanlar, yorumcular, yazarlar hep bir ağızdan yine aynı teraneyi okumaya başladılar. “PKK karakol bastı, üsteğmenimizi vurdu” diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Ne siyasi ve askeri ahlaka ne de basın etiğine uymayan bu yalan haberler üzerinden toplumu galeyana getirme pratikleri ne kadar iğrenç bir sistem ve düzen içinde yaşanıldığını ortaya koyması açısından çok önemli.
Evet, HPG olarak biz, Lice’de böyle bir eylem yapmadığımızı resmi olarak açıkladık. Yaşanan olayın operasyondan dönen bir grup askerin kendi karakollarından açılan ateşe maruz kalması sonucunda geliştiği belirtildi.
Ölen teğmenin Samsunlu olması da ayrı bir düşündürüyor insanı ya, yine de kaza ve panik hali sonrası yaşanan bir olay olarak değerlendirmek zorundayız şimdilik. Yoksa Samsun’da yumruk ile başlatılan ve daha öncesinde hazırlanmış olan bu senaryoya ek olarak ikinci Samsunlu askerin ölü olarak gitmesini hangi kesimler isteyebilir ki, kim bu kadar vicdansız olabilir ki!
Kimse bu konu hakkında konuşmadığı için işin aslını açmak yine bize düşüyor.
İşin aslı şu; derin devlet, hükümetiyle, ordusuyla, muhalefeti, bürokrasi ve medyasıyla Kürt halkının meşru temsilcisi olan PKK’yi ve onun fedai örgütü HPG’yi hedef haline getirip, saldırı politikalarını yerel ve dünya kamuoyunda meşru bir zemine taşırmaya çalışıyor. Bunun için geçmişte oluşmuş olan barış ortamını yıkmak ve savaşı devam ettirmek için öldürdüğü generalleri, öldürdüğü cumhurbaşkanının kendileri için yarattığı sonucu tekrarlama peşindeler. Bugün generallerini öldüremiyorlar mı ne bilinmez ama kendi askerlerini gözlerini kırpmadan öldürdükleri ortada.
Buna rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi toplumun her kesimi derin bir sessizliğe gömülmez mi? İşte size modern Türkiye. Bu pişkin suratların her gün TV ekranlarında, köşe yazılarında en demokrat kesimler olarak topluma yutturulması ise yüzsüzlüğün daniskası değil de ne?
Bizleri terörist olarak ad edip her türlü hakareti reva gören ve kendi ordularının rezaletini kapatmak için el birliği yapmış tüm kesimlerin bir gün hesap verecekleri gerçeğini görememelerine de anlam veremiyor insan. Bugün gizlenebiliyorsunuz ama ya yarın?
Bu noktada asker annelerine düşüyor görev. Çukurca’da öldürülen askerlerin açığa çıkmasında ana yüreğinin büyük bir rolü vardı. Bu gerçeğin açığa çıkması için anlaşılan aydın denilen karanlık severlerin ve devlet büyüğü denilen düzeysizlerin yapacağı bir şey yok. Lice’de Türk ordusunun askerlerinin ellerindeki MKE yapımı silah ve kurşunlarının sebep olduğu bu ölümün aydınlatılması görevi de yine ölen askerin ailesine kalıyor.
Bizler halkımızın haklı taleplerinin yerine getirilmesi için Kürdistan dağlarında nöbete duran gerillalar olarak meşru ve savaş hukuku çerçevesinde mücadele yürütüyoruz. Ama karşımızdaki ordunun böylesi rezil pratiklerinin biz gerillalara mal edilmesine dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Gerçekten birazcık da olsa onur kırıntıları kalmış insan varsa engin ve tecrübeli Türkiye kamuoyunda, göreve çağırıyoruz. Gelin yıllardır yürütülen bu kirli ve çirkin savaşın gerçeklerini görün artık…
- Ayrıntılar