HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Büyük Bir Değer

 

Amed Farqinli Ekrem arkadaşı Türkiye Çalışmaları Masası adına çalışma yürütürken tanıdım. Dicle Üniversitesi Fizik bölümü 3. Sınıf öğrencisiydi. Amed’de ilk karşılaştığımızda 2007 yılındaydık. Zaten o 2008’in başında gerillaya katıldı.

O dönem bize bir yazı işleri müdürü gerekiyordu. Bunu Amed’den istemiş, Amed’e de bunun için gitmiştik. Aradığımız bir kadroydu.

Gençlik faaliyetlerine bağlı olarak gençlik dergisinin yeniden örgütlenme çalışmaları vardı. Kendim de bizzat bu çalışmalarda yer alıyordum. Daha önce kapatılan gençlik dergisinin yerine yeni bir gençlik dergisinin çıkartılması için bir hazırlık birimi oluşturmuştuk.  

İşte biz bu hazırlık biriminde çalışma yürütürken dergiye işi kotarabilecek bir yazı işleri müdürü bulmadan Amed’den ayrılamazdık. Orda arkadaşlar Ekrem arkadaşı önerdiler. Ekrem arkadaşın tam aradığımız arkadaş oluğunu, Dicle Üniversitesi’nde okuduğunu, katılmak istediğini, fakat katılmadan önce yerelde kimi faaliyetler yürütmek istediğini, yürütebileceğini söylediler. Çağırdık, tartıştık. Ekrem arkadaşla ilk defa o zaman görüştüm. O zaman bana da gerilla saflarına katılmak istediğini söylemişti.

İlginç bir hikâyesi de vardı Ekrem arkadaşın. Ailesinin kendisini evlendirmek istediğini, nişanlı olduğunu ama bunu zorunluluk nedeniyle gerçekleştirdiğini, ailesini kıramadığını söylemişti.

Babası vefat etmişti. Sadece annesi ve kardeşleri vardı. Ailesi orta halli bir aileydi. Baba maaşıyla geçiniyorlardı. Nişanlandığı kadın da bu evliliği istemiyordu. Ortada gönüllü bir nişanlanma yoktu. Öyle bir arayış da yoktu anladığım kadarıyla. Gerçekten yurtseverlik özelliği güçlüydü. Ailesinden gelen bir kültür vardı. Genel olarak Farqin halkının yurtsever özellikleri var. Ekrem arkadaşta da güçlüydü. 

Dağa gelmek istediğinde biz şöyle bir formül geliştirdik: Ne de olsa derginin yazı işleri müdürü her ay tutuklanıyordu. Hem gençlik dergisinin hem genel örgüt dergisinin yazı işleri müdürleri açısından bu kaçınılmazdı. Bir çözüm olarak yazı işleri müdürlüğünü yapıp daha tutuklanmadan dağa gitmesini uygun gördük. Bunun alt yapısı da vardı. Kendisinin yerelde çalışma fırsatı çok yoktu. Evlenme konusunda ailesinin kendisini zorladığını söylüyordu.

Orada onunla bu çerçevede bir tartışma yürüttük. Yazı işleri müdürü olmasını istedik. O da itirazsız kabul etti. Ama önümüze koşul da sürdü. İki haftalık bir süre verdi. “İki hafta içinde eğer gitmezsem beni evlendirecekler” dedi. İyi hatırlıyorum; 2007 yılının Aralık ayıydı. 2008’in Ocak ayının başında gitmesi gerektiğini söyledi. Sanki düğün hazırlıkları yapılıyordu. Öyle bir hava veriyordu. Evet, düğün hazırlıklarının yapıldığını söylüyordu.  

Tartıştık. Sonra yazı işleri müdürü yaptık. Hem yazı işleri müdürü, hem de derginin sahibi görünüyordu. Ve yasal muhataptı devletle. Çok genç olmasına rağmen korkusuzca kabul etti. Kim o şirketin yazı işleri müdürü ya da sahibi olsaydı direk tutuklanıyordu. Orda onun bir hikâyesi var.  Hatta hem gençlik dergisi, hem de genel örgüt dergisi çıkmıştı. Doğal olarak kapakta gerilla resimleri, içerik olarak örgütsel yazılar var. İşte Cuma arkadaşın, Abbas arkadaşın, tüm arkadaşların yazıları var. Savcı onu çağırıyor. Basın savcısı. O zaman biz merkezi Amed göstermiştik. Savcı çağırınca Ekrem arkadaş da gitmişti.

Savcı dergiyi gösteriyor. Ve “Sen misin dergi sahibi?” diye soruyor. “Benim”  diye yanıtlıyor Ekrem arkadaş. Aslında genel örgüt dergisi ideolojik yayın organıdır. İçerik yönünden de daha doludur. Fakat savcı anlamıyor, çok fazla bilmiyor. Gençlik dergisine gözü ilişiyor savcının. Gençlik dergisinin kapağında resimler var, arkadaşların silahlı resimleri var, Molotof kokteylli gençlik eylemlerinin resimleri var. Savcı görüyor ve “Bu ne?” diyor. Ekrem arkadaş da “Dergi” diyor. “Niye basıyorsunuz bu dergiyi?” diyor. Orda Ekrem arkadaş da bir kurnazlık yaparak şöyle bir cevap veriyor “Temel okuyucu kitlemiz bunlardan hoşlanıyor, para kazanmamız için bu tür şeyleri basmamız gerekiyor.” Savcının “Onun için mi basıyorsunuz?” sorusuna “Onun için basıyoruz, başka bir amacımız yok” diye karşılık vererek kendisini kurtarıyor.

Savcı ikinci defa çağırdığında gitmemişti. Hatta bizi zorladı. Bize “Acil gitmem gerekiyor yoksa tutuklanacağım” diyordu. Biz de tutuklanacak kaygısıyla hemen arkadaşı o zaman çıkardık.

Bu örnekte de görüldüğü gibi çok büyük bir özveriyle, büyük bir moralle katılım gösterdi. Dağa geldikten sonra da tıpkı şehirdeki coşkusu gibi bir katılımı oldu.

Dağda kendisiyle kalma fırsatım olmadı ama onunla kalan arkadaşlar öyle anlatıyor. Daha sonra Özel Kuvvetlere öneri yapmıştı. Şehit düşene kadar da Özel Kuvvetlerde kaldı.

Ekrem yoldaş bir görev için Zap suyunu geçerken bindikleri botun devrilmesi sonucu aramızdan ayrıldı. Yüzme bilmediği için kendisini kurtaramamış, yanındaki yoldaşı da botun ipine tutunmuş, ipin kestiği dört parmağı gitmişti.

O düşmanla bir çatışmada şehit düşmeyi hak ediyordu, böyle değil. Ama yine de mücadele gerçeğimizin içinde ne yazık ki bir daha olmasını istemediğimiz böyle olaylar da var. Ayrıca çok dürüst, mütevazı, sade, doğal özellikleri, emekçi bir kültürü olan, kısmen üniversite okumuş ve gelişime açık böyle bir yoldaşın şehit düşmesi kuşkusuz büyük bir kayıptır. O büyük bir değerdi.

 

Kod Adı: Ekrem Redar

Adı Soyadı: Lokman Bektaş

Doğum Tarihi-Yeri: 03.03.1985 Silvan Amed

Anne Adı: Hediye

Baba Adı: Şükrü

Şehadet Tarihi-Yeri: 9 Temmuz 2009 Zap