Bir Türkiye Cumhurbaşkanı var:
Kafası büyük, yüzü riyakar, bakışları da kemdir.
Ne hindir, bir ben bilirim, bir de Kürt halkı.
Çekirdekten orducudur.
Bilinir ki, babası Hamdi’nin peştemalinde ordu karargahında yetişmiştir.
Hem de Kayseri’deki ordu garnizonunda.
Denilir ki, Sebatayisttir, aslı Yahudidir.
Bunu ben demiyorum, Türklerin kendisi diyor.
Onların nüfus kütüğü böyle diyor.
Eşi Hayrunnisa için de denilir ki, öz be öz Yahudi’dir fakat sonradan Sebatayist olmuş.
Kendisi Sebatayist, eşi Sebatayist olan bu zatı reisi cumhur, gençliğinde kafatasçı ırkçı Necip Fazıl’ın mürididir.
Hakeza bu zat gençliğinde Gladio’nun bir örgütü olan Milli Türk Talebe Birliği’ne de üye idi.
Sadece geçmişi bu mudur bu zatın?
Tabii ki hayır.
Bu reisi cumhur Abdullah, tescilli İngiliz ajanıdır.
İngilizlerin, Ortadoğu ve Kürdistan’a hakimiyet kurmak için ajan yetiştirdiği Exeter Üniversitesi’nde İngilizler tarafından okutulmuştur.
Ona diploma veren de İngiliz istihbaratının başında yer alan Tim Niblock’tur.
AKP’yi Abdullah ile Tayip’e kurdurtan da CIA’nın Ortadoğu şefi Graham Fuller’dir.
Zatı Abdullah’ın İngilizler tarafından özel olarak yetiştirilen yeminli, diplomalı bir Kürt düşmanı olduğu bir gerçektir.
Zaten İngilizler, Sebatayist olmayanlar dışında hiçbir kimseyi alıp eğitmezler.
Türkiye’de Sebatayist ve mason olmayan biri dışında hiçbir kimse, ne dışişleri bakanı, ne de reisi cumhur olabilir.
Türkiye’de dışişleri ve cumhurbaşkanı olup ta Sebatayist ve mason olmayan tek bir kişi yoktur.
Bu makamlara gelen kim varsa, kesin ve kesinkes Kürt düşmanıdır.
Kesin ve kesinkes İngiliz ajanıdır.
Böyle olmazsa İngilizlerin Ortadoğu ve Kürdistan’da oluşturduğu statüko devam etmez.
Kürdistan sömürge olarak kalmaz.
Türkiye’ye verilen jandarmalık rolü devam etmez.
Tüm bunlara bakıldığında Abdullah Gül’ün niye Kürtler, Kürdistan ve PKK ile ilgili her konuda en düşmanca rol oynayarak, Kürde karşı düşmanlıkta nasıl koordinatörlük yaptığı anlaşılır.
Sakın ola ki, kimse bu çok sinsi İngiliz ajanına kanmasın.
Sakın ola ki, kimse bu diplomalı Kürt düşmanına kanmasın.
Hele bakın ne diyor, bu zat.
Dünyanın en hilekar, yalancı, süper aldatmacı adamı kalkıp bize diyor ki, efendi olun.
Asıl efendi olması gereken biri varsa o da sensin sayın zat.
Bizler seni gibi ne İngiliz ajanıyız, ne Arap düşmanıyız, ne de Fars düşmanıyız.
Bizler senin gibi en Türkçü görünüp de, esasında en fazla Türklere düşmanlık yapanlardan değiliz.
Asıl senin gibi zatı muhteremler Efendi olsun.
Sizin gibiler, bir zamanlar uykunuzda bile yırtık pırtık bir askerin siluetini rüyanızda gördüğünüzde kabuslar görürken, nefes nefese kalırken ne hale girdiğinizi iyi biliyoruz.
Ruhunuzu iyi tanıyoruz.
Eğer bugün birazcık bile olsa, orduya bir laf atma durumunuz varsa.
Bunu PKK gerillalarına borçlusunuz.
HPG gerillalarına borçlusunuz.
Ordunun tüm pisliklerini, ruhsuzluğunu açığa çıkaran, rahatlıkla yenilebileceğini ispatlayan HPG’dir.
Zap destanı, Oramar destanı ve onlarca direniş destanı buna örnektir.
Bundan dolayı size diyoruz ki, zatı reisi cumhur Abdullah Gül efendi ol, Kürdistan dağlarındaki gerillaya şükret.
Bunu da iyi bilesin ki, Kürdistan gerillası olmasaydı sen reisi cumhur olamazdın.
Sana o koltuğu vermezlerdi.
Kürtlere düşmanlık temelinde de olsa, eğer sana o koltuk verilmiş ise, yine de sana diyoruz ki, efendi ol, gerillaya şükret.
Şunu da iyi bil ki, gerillaya katılım arttıkça, Kürdistan ve Türkiye’nin demokratikleşmesi de daha da güçlenir.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
Hareketimizin almış olduğu karar doğrultusunda 21 Mart 2009 tarihinden beri tek taraflı bir eylemsizlik sürecinde bulunan güçlerimize yönelik olarak, Ekim ayı içerisinde TC ordusu tarafından 35 imha amaçlı operasyon gerçekleştirilmiştir.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
1. 28 Ekim günü sabah 09:00-10:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Çiyareş alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Çok öteden beri bu Türkiye devletinin çok tuhaf bir karakter edindiğini yazıp çizmiştik. Yer yer Türklerin karakterinden bahsetmiştik. Tabii ki söylediklerimiz kendilerini Türk halkının ve Türkiye devletinin egemenleri ve sahibi gören kaymak tabakadır.
Barış elçilerini dağlarında renkli görüntülerle gönderdik. Ve giden tüm yoldaşlar kendilerini gönüllü önerenlerdi. Şüphe yok ki kendilerini çok daha fazla sayıda yoldaş da önerdi. Ama kabul görenler gelen yoldaşlar oldu.
Önder Apo Kürt halkının ve onun gerillasının kıblegahıdır. Kürt halkı ve gerillası ondan asla uzaklaşmaz. Uzaklaşmaz çünkü yoktan onu canlı hale getiren, korkakken cesaret veren, sinmişken dik durmasını sağlayan, unutulmuşken herkesin göreceği hale getiren, ölüyken can veren, bitmişken kendisi olan ve tabii ki bugün dünyanın en dinamik toplumu ve topluluğu haline gelmiş olması da Önder Apo’dan aldıkları arasındadır Kürt halkının.
Hal böyle olunca Önder Apo’nun çağrılarına yoldaşlarımız ve halkımız içtenlikle cevap vererek Türkiye’ye gelmişlerdir. Bir de yıllardır var olan bir sorun var, bu sorunun bir şekilde çözümünde taraf olmak için dönmüşlerdir.
Tuhaf işte bu ülke; bu devlet; bu egemenler ve bu cümle cemaat dogmatik siyasetçiler. Onlara göre bir doğru vardır; o da onların doğruları. Ama bu dünya da o kadar sizinkilerden daha farklı doğrular var ki!
Özgürlük doğruları var; ilkeli yaşam doğruları var, onurlu olmanın doğruları var. Ve başı dik, bakışları sert, vakur, direnişçi olmanın doğruları var.
Tuhaf ülke işte.
Bu devlete göre herkes suçlu, herkes pişmanlık içerisindedir, herkes aç susuz, herkes çorbacı, herkes çoluk çocuk peşinde, herkes ev bark kurmak için yaşıyor. Başka da yaşayacak olanlar olamaz. Olmamalıdır.
Yoldaşlarımız döndüler, ama sizin çorbalarınız için dönmediler. Döndüler, ev bark kurmak için değil. Döndüler, sadece ana babaların yanlarına dönmek için değil. Döndüler, suçlu oldukları için değil. Döndüler pişman olmak için değil. Ve döndüler ezik büzük durmak için hiç mi hiç değil.
Yoldaşlarımıza Türk basınında kimi terbiye noksanlığı yaşayan tipler tarafından bulaşıkçı, temizlikçi sıfatı yakıştırıldı.
Evet, yoldaşlarımız temizlikçidir. Kirlenmiş bulaşıklarınızı, elbiselerinizi temizleme zamanı. Türkiye devletini o kadar kirini pasını ancak temiz yerlerde temiz yaşayarak gelenler temizleyebilir. Türk egemenleri, faşist milliyetçi, militarist, şovenist, nazist karakter toplumu çok kirletmiştir. Tabiri caizse toplumun ve halkın kimyasını bozdu, kirletti. Bunların yaptıklarının temizleme zamanı.
Dönüyorlar yoldaşlarımız ama Türkiye’yi temiz bir topluma dönüştürmek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımızı kirlenmiş vicdanları yeniden dönüştürmek ve temizlemek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımız milyonlarca barışa özlemi haykıran sesleri siyasal bir güce dönüştürmek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımız kendisi olmaktan çıkmış, kendisiyle yüzleşmekten kaçan haydutları dönüştürmek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımız geleceğin aydın yarınlarını, kir pastan uzak bir yaşama dönüştürmek için dönüyorlar.
Ve dönüyorlar yoldaşlarımız onuru ayaklar altına alınan halklarının onurlarını yeniden onlara layık bir şekle dönüştürmek için dönüyorlar.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
1. 24 Ekim günü Bingöl’ün Adaklı, Yedisu ve Kiğı ilçeleri arasında bulunan Şehit Xebat alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
24 Ekim günü sabah saatlerinden itibaren Bingöl’e bağlı Şehit Xebat alanına yönelik olarak TC ordusuna bağlı kobra tipi helikopterlerle yoğun bombardıman yapılmıştır.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
1. 23 Ekim günü akşam 16:30-17:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Çiyareş alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
21 Ekim günü Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Petrot, Havan Tepesi, Kinyaniş ve Merganiş alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır. Aralıksız olarak yapılan saldırılar 22 Ekim akşamına kadar sürmüştür.
- Ayrıntılar

Basına ve Kamuoyuna!
18 Ekim günü Şırnak’ın Besta alanına bağlı Garisa’nın Deriye Nepila alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Yoğun tekniğin kullanıldığı operasyon 21 Ekim günü sonuçsuz geri çekilmiştir.
- Ayrıntılar
Kürt özgürlük hareketi tıkanan tarihi bir sürecin önünü açmak için barış elçileri olarak değerlendirdiği bir grup gerilla yoldaşımızı Türkiye’ye görkemli bir şekilde gönderdi. Halkımız tarihi olan çözümün önünü açmaya dönük bu adımı ona yakışırcasına karşıladı.
Şunu hemen peşinen söyleyelim: Önder Apo yaklaşık 16 yıldır savaşın durdurulması için Kürt sorununun çözümüne dönük yoğun ve derinlikli çabalar sergiliyor. Bunun için birçok kez tek taraflı ateşkesler ilan etmiştir. Eylemsizlik kararlarını almıştır. Tek taraflı olarak geri çekilmeler yapmıştır. Ama unutmayalım; tüm bu adımların ortak noktası Kürt sorununu siyasal demokratik yöntemlerle çözme istemidir.
Ancak ne yazık ki biz tüm bu özveri dolu adımlara, girişimlere, eylemlere karşılık hep halkımıza karşı kullanılan şiddet ve faili meçhul katletmeler ile gerillanın başına yağan bombalar olarak aldık. Halkımızın legal siyasetçilerini zindanlara tıkamalar, çocuklarımızın ellerini kollarını kırmalar, ajanlaştırmalar derken insan aklının alamayacağı ahlaki yoksunluklar olarak aldık.
Çok uzaklara gitmeden daha on yıl önce Avrupa ve özgürlük dağlarında Türkiye’ye gönderdiğimiz barış gruplarının nasıl zindanlara atıldıklarını gördük, yaşadık. Hastalanıp şehit düşenleri oldu. Ve halen kimi yoldaşımızın zindanlarda yaşadığını da ekleyelim.
TC’nin bu kadar özveriyi, fedakârlığı adeta kendilerince teslim olmalar olarak ele alıp saldırılarına hız vermelerini hepimiz yaşadık. Gerillanın zayıfladığını, bitmek üzere olduğunu, artık dağda yaşayamayacakları, dağılacakları gibi hiçbir aklın almayacağı mantıktan uzak yaklaşımlar sergilediler.
Bu oldukça sorumsuz, vicdansız, yalan dolan dolu, inkârcı, kararmış, kömürleşmiş zihniyete karşı Kürt özgürlük hareketi olarak müthiş bir direniş sergilendi. Her ne kadar geçmişten beri TC’nin para babaları olan emperyalistler her türlü desteği TC devletine sunmuş olsalar da, en çok yardımı, akıl vermeleri, istihbari bilgileri, teknik öldürme aletlerini bu süreçte TC devletine daha fazla sundular.
Tüm bu olumsuz davranışlarına karşılık Kürt özgürlük hareketi görkemli 1 Haziran hamlesiyle tarihe yaraşır bir direniş sergiledi. Halkımızın siyasal sürece daha etkili katılması için müthiş bir gerilla hamlesi başlattı. Öyle ki Kürt baharlaşması muhteşem olarak yeniden yaşanmaya başlandı. Kürtler daha gür haykırmaya başladılar. Kendi renklerini, türkülerini her yerde söylemeye başladılar.
On yıllardır bir Kürtçe kelimeye tahammül edemeyen faşist tekçi zihniyet ‘Kürtler’ için televizyon açtı, başbakanları Kürtçe selamlama yaptı, ırkçı şoven genelkurmay başkanları Kürt halkıyla konuşur oldu, katledilen Kürt yurtseverlerinin mezarları açılmaya başlandı, Kürtlerin tarihi şahsiyetleri dillerden düşmez oldu.
Evet, tüm bunlar görkemli gerilla mücadelesi ile ayağa kalkan halkımızın serhildanları sonucu gerçekleşti.
10 yıl önce Türkiye’ye gönderilen barış gruplarını zindanlara atan TC devleti bugün gerillaları serbest bırakıyor-hem de gerilla elbiseli gerillaları-,yüz binleri aşan kitlesel gösterilerle halkımız barış elçileri olarak karşılıyor. Ve geçecekleri her yerde halkımız daha coşkulu olarak yüreğine nakşetmeye de devam edecektir.
Söylemek istenen şudur; Kürt özgürlük gerillası özgürlük dağlarında güçlü durdukça, nicel olarak arttıkça, kendisini sağlam tutukça ve de Kürt halkının güçlü savunma gücü oldukça barış ve barışa giden yol daha açık olacaktır.
İşte bunun için diyoruz ki; gençler barış için özgürlük dağlarına.
- Ayrıntılar