Basına ve Kamuoyuna!
1. 12 Haziran günü saat 15:00 - 16:00 arasında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Oremar karakolu Medya Savunma alanlarımızdan Avaşin alanı sınır hattında bulunan Şehit Rehime, Tepê Şehit Gafur, Tepê Şehit Zerdeşt ve Tepê Şehit Bager alanlarına yönelik obüs, havan ve tanklarla bir bombardıman gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 11 Haziran günü saat 13:00’de Şengal merkezde bulunan Xeyr Nasr mahallesinde gerilla güçlerimiz Daiş çetelerine yönelik bir suikast eylemi gerçekleştirmiş ve 1 çete öldürülmüştür.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Kürdistan özgürlük mücadelesi tarihimiz en önemli gelişmeleri yaşamaktadır. Yaşadığımız bu önemli süreçleri büyük bedeller verilerek yaratan Özgürlük Hareketimiz her adımda sağladığı ilerlemeyi Şehitler gerçeğiyle anlamlandırarak başarmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 10 Haziran günü saat 23.00 ile 11 Haziran günü saat 01.00 arası Xeyr Nasır tepesi civarında bulunan çeteler ile direniş güçlerimiz arasında bir çatışma yaşanmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 8 Haziran günü saat 23:00'de Doğu Kürdisan'ın Selmas iline bağlı Sofi Abas köyü kırsalında İran pastarları hareket halinde bulunan gerilla güçlerinizin geçiş güzergahına pusulama gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Türkiye 7 Haziran seçimlerine giderken AKP nin kullandığı retorik Türkiye toplumunun hafızsından silinmeyecek izler bırakmakta. Türkiye’deki statüko partilerinin gelmiş olduğu düzeyi göstermek bakımından da emsal teşkil etmektedir. Bu tür siyasi kabızlık yaşayan statüko partilerine verilebilecek en iyi cevap tüm tahriklerine rağmen onların seviyesine düşmemektir. Bu hem insan olmanın bir zorunluluğu hem de uğruna siyaset yaptığımız demokratik kriterlerin ahlaki bir duruşudur.
Son olarak 29 mayıs ta Yalçın Akdoğanın HDP yi eleştirme adına Rojava da İŞİD faşizmine karşı direnişte şehit düşen YPG, YPJ savaşçılarına karşı söylediği sözün anlamı bir kısır döngü yaşayan AKP nin HDP karşısındaki çıkmazını yansıtmaktadır. Anket sonuçlarından oldukça ürkmeye benzemiş olan AKP’nin toplumda ahlaksızlık olarak değerlendirilen bu saldırıları gücünden güçsüzlüğünden kaynaklanmaktadır.
Sömürgecilerin tarihini araştırdığımızda hepsini ortak bir retoriğe sahip olduğu anlaşılacaktır. Aşağılama, hakir görme, dıştalama, hakareti kendine hak görmeler, bütün kutsallıklarına el uzatma ve bunların yetmediği yerde öldürmelere bolca rastlarız. Faşizmin ruhu, ideolojisi bunu gerektirir.
AKP Patolojisini analiz edebilmek için faşizmin beslendiği dört temel noktayı irdelememiz gerekir.
Bir cinsiyetçilik, bir cinsiyetin diğerlerinden üstün olduğunu savunan görüş ve ideolojidir. Bu anlayış ataerkil kültürün gelişimiyle başlar. Devletin kurulmasıyla birlikte sistemsel bir anlayış ve ideolojiye dönüşür. Bu sistem günümüze kadar birikerek, büyüyerek ve iktidarlaşarak gelmiştir. Temelinde talan, tecavüz, baskı, zor, kendine tabi kılma, karşısındakini iradesizleştirmek esas hedefidir.
2) dincilik; beli amaç ve çıkarlar temelinde dini kullanan, dini, kendi amaçlarına dayanak yapan ideolojik görüş ve anlayışı ifade eder. Dinciliği genellikle dindarlıkla karıştırılıyor. Dindar, dine inanan ve inanışına uygun yaşayan insandır. Toplumun bir anlam biçimi olan din ahlaki değerlerinden boşaltılarak talan, baskı, işgal ve sömürüyü meşrulaştırma aracı olarak kullanılmıştır.
3) milliyetçilik; kapitalizmin gelişmesi ile birlikte dinin yerine ikame edilmiştir. Ulus devletin modern dini de diyebiliriz. 19. Yüzyıldaki endüstrializmin merkantilist kapitalizmin önünü geçmesiyle birlikte yükselişe geçen milliyetçiliğin özünde sömürüyü gizlemek ve meşrulaştırmak vardır. Kendini başka halklar üzerinde üstün gören kapitalist modernitenin hastalığı tüm dünyayı, son dönemlerde ise ortadoğu’yu kan deryasına çevirdi. Ülkedeki zenginlikleri kendi burjuvazisini geliştirmek için kullanan vu bu amaçla sınırları dış dünyaya kapatarak azami büyümeyi sağlayan kapitalist modernitenin milliyetçiliği, açlık içindeki kendi yurttaşına karşı aynı milliyetçiliği göstermemekte. Yaşananlar sürekli dışarıda bir düşman üreterek kendi sömürüsünü gizleyen milli burjuvazinin millisliğidir. Bu anlamda son iki yüz yılda dünya tarihinin hiçbir döneminde Milliyetçilik üzerinden yapılan katliam ve soykırımlar kadar acılı süreçler yaşanmamıştır. Bu acılar katlanarak devam etmektedir. Bu anlamda günümüzde Iran’ın farsizm adına Şiacılığı, TC nin Pan türkizim adına pan-suni İslamcılık ideolojileri ile orta doğu halklarına günlük kan deryasında banyo yaptırıyorlar.
4) bireycilik; sadece kendisini düşünen, çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan, toplumsal ahlak ve değerlerden kopuk yaşayan kişi demektir. Bu anlamda ki bireycilik, evrenin temel ilkelerinden, her şey bir birine bağlıdır, farklılıkların birliği ve karşılıklı bağımlılıkla var olunurdan kopmadır. Bunun diğer anlamı kendini evren üstü, hata evrensel güçlerin yer yüzünün tek temsilcisi, toplum üstü, topluma akıl veren ve kendisi dışında kimseyi dinlememedir. Bu sadece bir bireyle sınırlı kalsa belki zarar vermez ama bu bireycilik, dincilik, milliyetçilik ve cinsiyetçilik ideolojisi ile kendini sistematize etmişse ve ulus-devletin üst katında ise, vay o toplumların haline. Toplumsal ahlaktan kopan bireycilik, toplumu nesne kendini özne görerek toplumsallığa ait ne varsa kendi egosu için her türlü çirkinliğe, kire ve tehlikeye atmaktan çekinmez. Hitlerin kendi egosu altında Alman ırkçılığı adına başta alman halkı olmak üzere tüm dünya haklarını felaketlere sürüklediği hala insanlık beleğinde tazeliğini koruyor.
Şimdi AKP adına seçim meydanlarında konuşanların sözlerin de de, toplumlar Türklük adına aşağılanmakta, hakir görülmekte, din adına, kendilerinden olmayanlar “kâfir, zındık, Zerdüşt, ezidi vb” cinsiyetçilik adına, karşıtlarına şantaj kasetleri ile belden aşağı vurma, sapık tanımlamaları, eş cinsel yakıştırmaları ve ailelere dil uzatılmaktadır. Kendilerini eleştiren aydın yazara en hafif deyim olarak “vatan haini, sözde aydınlar” denir.
En son 29 Mayısta Kara propagandanın uzmanı Yalçın Akdoğan ın YPG, YPJ gerilla cenazelerine ilişkin sarf ettiği sözler faşist bir ruhun dişleri arasından kan salyalarının akışını gösteriyordu. Sömürüye dayanan tüm statüko partilerinin özü her yerde aynı. Zaman zaman biçimsel değişikliklere uğrasalar da özündeki baskı, sömürü, talan, ve soykırım değişmiyor.
Sonuç olarak beş bin yılık egemen erkek ideolojisi ve son iki yüz yıllık milliyetçi ideolojinin zehirlediği AKP – TC’ nin resmi temsilcileri Sünni, hanifi mezhebi dincilik, pan-türkizim, Tayip Erdoğan’ın faşizm bireyciliği, Türkiye halkı ile Ortadoğu’daki diğer halklarla boğazlaşmanın tüm yol taşlarını örmenin son demine gelmişler.
Bunu durduracak olan seçimlerde barajı aşmanın yanında demokratik ulusları yaratma mücadelesinin nihayi zaferidir. Buda, dincilikten arınarak, herkesini dinine saygı duyarak, dinler arasında farklılıkları zenginlik bilerek ayrılma sebepleri değil de zenginleşerek çoğalma olarak ele almaktır. Milliyetçilikten arınarak, her dile, renge, etnisiteye saygı duyarak farklılıkların birliğini esas alarak her ulusa ulus-devlet yerine ulusların konfederal birlikteliğini esas almak. Cinsiyetçilik yerine, kadın özgürlüğünü esas alarak, farklılıkların eşitliği temelinde özgür bir gelecek geliştirerek olacaktır. Tersi! var olanın devamı, akan kanlara yeni canların eklenmesidir.
Tabi ki bunun için mücadele ettiğimiz gücü küçümsemeden, seçim ve seçimin kazandıracağı zafer de olsa rehavete kapılmadan, asıl mücadelenin daha girdaplı, zorlu sürecini iyi hesaplayarak halka dayanan her türlü öz savunma örgütlülüklerini geliştirmek olmazsa olmazdır. Bu öz savunma örgütlülüğü, politik, ideolojik, kültürel, ekonomik, diplomatik ve askeri her alanda olmalıdır ki, beyaz adamın dişleri arasında sıkışma olmasın.
Medet SERHAT
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 8 Haziran günü saat 13:00 - 14:00 arasında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Oremar karakolu Medya Savunma alanlarımızdan Zagros bölgesi sınır hattında bulunan Tepê Derte alanına yönelik obüs ve havanlarla bir bombardıman gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 6 Haziran günü saat 12:30 ile 7 Haziran günü saat 04:00 arasında ve 7 Haziran günü saat 08:30 ile 8 Haziran günü saat 12:00 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Avaşin alanı üzerinde işgalci T.C ordusuna ait insansız hava araçları keşif uçuşları gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Seran Anatolia yoldaşı ilk kez 2006 yılında görmüştüm. Okul okuyan, hatta okulunu bitirdikten sonra İtalya’da stajyerliğini yaparak doktora tezi üzerine çalıştığını öğrenmiştim. Avrupa’da yurtsever kurumlarda çalıştığı, birçok dil bildiğini de biliyorduk. Henüz tanışmamıştık ama bir yurtsever olarak yürüttüğü çalışmaları az da olsa biliyorduk.
Böyle bir arkadaşın dağlara gelip, gerillayı tanıması, tanıdıktan sonra yeniden çalışmalara katılması özgürlük hareketi için bir kazanım olacaktı. Birinci husus buydu, ikinci husus ise Seran yoldaşın yazdığı raporları vardı. Raporları üzerine tartışmak onun hakkıydı. Ve öyle de yapılacaktı.
Seran yoldaşla ilişkilenecek olan ben olacaktım. Hem raporuna cevap verilmiş hem de bir müddet dağa gelmeden önce düzenli olarak görüşmüş ve gıyaben de olsa tanışmıştım. Ve dağa gelene kadar da belirttiğim gibi düzenli bir şekilde ilişki içeresinde olmuştum. Ve Seran yoldaş dağa gelmişti.
Bizim amacımız belli tartışmalar ardından onu yeniden bulunduğu alanlara yurtsever çalışmalara geri göndermekti. Ancak Seran yoldaş yürüttüğü tartışmalar ardından bir yurtsever olarak kalma yerine bir PKK militanı olarak katılmak istediğini örgütün gündemine koymuş ve bir süre sürdürülen tartışmalar ardından ise dağda kalabileceği, belli eğitimlerde geçebileceği ona söylenmişti.
İlk dağa gelişiyle birlikte hep şöyle ya da böyle ilişki içerisinde oldum. Düzenli olarak hep yazıştım. Seran yoldaş ise dağda birçok alanda kaldı. Xınere, Kandil’de çeşitli alanlarda kaldıktan sonra askeri çalışmalar içerisinde yer aldı. Zap, Zagros, Metina, Haftanin ve belirttiğim gibi birçok alanda savaşçı ve komuta düzeyinde aktif katıldı. Bir ara kuzey güçleri içerisinde yerini almak için ısrarcı olsa da, yanlış değilsem göz sorunlarından dolayı kuzey gruplarından alınmıştı. O zaman ne kadar zorlandığını benimle yazışma üzerinde paylaşmıştı.
Kendim, dile getirdiğim gibi tüm süreçlerde hep ilişki içerisinde olmuş ve her zaman en üst düzeyde bir paylaşımım da olmuştur. Yine ifade ettiğim gibi yazışmalarım ve büyük cihazlar üzerinde de ilişkilerim hiç eksik olmamıştı. Yaşadıklarını, önerilerini, eleştirilerini varsa rahatsızlıkları ya da şikâyetlerini de biliyordum. Onun ilk gerillada tanıdığı arkadaşı olarak bende hep bu gerçeği bilerek özenle yaklaştım, özel yaklaştım.
Seran yoldaşın en belirgin özelliği olarak herhalde dik duruşunu ifade etmem olacaktır. Seran yoldaş kendisine ileri düzeyde güvenen, bunun için de inandıklarında asla taviz vermeyen bir kişilik olarak gerçekten de büyük bir iradi duruşun temsili ve timsaliydi. Saflara katılırken yaşça büyüktü. Okulunu okumuş, bitirmiş biriydi. Yaşam tecrübesi yoğundu. Bu aynı zamanda belli bir bilinç demekti. Bu ise her şeye hemen evet demek olamazdı. Tersine belli bir bilinç sahibi olunduğu için olup bitenlerde ciddi ciddi tartışarak karara gitmek demekti. Bu Seran yoldaşın avantajıydı.
Muhtemelen başka bir özelliği olarak korkunç düzeyde zeka düzeyiydi. Okul okuduğunu biliyorduk ancak olup bitenleri birbirine bağlayarak, ilişkilerini kurarak, belli bir analiz ardından ne yapıldığını çok rahat bir şekilde anlayan, hatta neredeyse yüzde yüz bir isabetle ifadeye kavuşturan bir kişiydi. Gerçekten de bu Kürtler içerisinde muhtemelen çok ender rastlanılan bir durumdur. Soyutlama gücü ileri düzeyde olan bir Kürt kızı olarak hep yüreklerimizde yerini alacaktır.
Böyle zeka düzeyi çok güçlü olan biri olmasına rağmen ileri düzeyde de duygusaldı. Duygusallık bir insani özellik olduğu açıktır. Lakin duygusallık akıl ile arasındaki bağ koparıldı mı o duygusallık zarar da verebilmektedir. Seran yoldaşın duygusal yaklaşımları birlikte kaldığı yoldaşları üzerineydi. Yürek ile aklı buluşturan bir duygusallıktı. Bu bağlamda insana güç veren, güçlendiren bir özellikti.
Hatırlıyorum, 2008 yılında Hakkarili Bager yoldaş şehitler kervanına katılmıştı. Çok etkilenmişti. Çünkü Bager yoldaş gerçekten de seçkin bir PKK militanıydı. Ve muhtemelen dağa yeni gelmiş olan Seran yoldaşa, birlikte yer aldıkları eğitim devresinde ona en yakın duran arkadaşlardan olmuştu. Büyük tecrübe sahibi olan Bager yoldaş yeni olan Seran yoldaşa katkı sunduğunu kendim birçok eğitim ortamında Seran yoldaşı ziyaret ederken görmüştüm. Bager yoldaş şehit düştükten sonra bir ara Seran yoldaşla görüşmüştüm. Söylediği: “Tüm sevdiklerim şehit düşüyor, kaldıramıyorum” demişti. Yoldaşlarını çok seven, onlarla olan bağını ve ilişkilerini asla koparmayan bir yoldaştı Seran yoldaş. Ve onu dağa en çok bağlayan muhtemelen şehitlerdi, şehitler gerçeğiydi.
Seran yoldaşı anlatmak gerekirse muhtemelen bir de karar kılmış ise kararının arkasında duruş iddiasını dile getirmek olacaktır. O gerçekten de bir karar vermiş ise artık kimse onu o kararından geri alıkoyamazdı. Böyle söz ile eylemin sahibi olan bir kişilikti.
Seran yoldaşı sayfalara aktarmak zor olacaktır. Onu belki şiirlerle, öykülerle, türkülerle anlatmak gerekecek. Şair, yazar ve sanatçı olmadığımız açıktır. Şair olsaydık Seran yoldaşı şiirlerle anlatmak isterdik, onu bir Anatolia’lı olarak şiire dökmek isterdik. Tarihi köklerinde alarak bir destan haline getirerek ifade etmek isterdik. Biliyorum her türlü şiir ve söz Seran yoldaşı anlatmaya yetmez, öyle durumlar var ki sözler ifade edemez. Ve Seran yoldaş böyle bir gerçekliktir…
Seran Anatolia, Anadolu gibi sevgi dolu, saygı dolu, yürek dolu, sevda dolu bir Anadolulu Kürt kızı olarak hep yüreklerimizde bizimle olacak, onu hep özgürlük mücadelesinde yaşatacağımızın sözünü yeniden yeniden yoldaşlığımıza ve halklarımızın gelecek aydın yarınları için verirken, Anadolu’da yaşayan başta Kürt kızları ve erkekleri olmak üzere, baskılara, zorbalara, tekçilere karşı çıkmak isteyipte bir şeyler yapmak isteyen herkesi ama herkesi özgürlük dağlarına çağırıyoruz.
Anadolu ya da Anatolia isek o zaman Seran Anatolia yoldaş gibi-gerektiğinde okulları bitirmiş olsakta-yüzümüzü dağlara verip cümle cemaat tüm kötülüklere karşı durmak için dağlara diyoruz.
KASIM ENGİN
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 5 Haziran günü sat 11:30 ve 13:30'da Medya Savunma alanlarımızdan Avaşin alanı üzerinde işgalci T.C ordusuna ait savaş uçaklarının hareketliliği yaşanmıştır.
- Ayrıntılar