Basına ve Kamuoyuna!
1. 18 Şubat günü saat 01:00 - 03:45 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Kandil Bölgesi sınır hattında bulunan İran karakolları Dola Kokê alanına yönelik obüs ve havanlarla bir bombardıman gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi direniş güçlerimizce devam etmektedir. Bu çerçeve de;
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi direniş güçlerimizce devam etmektedir. Bu çerçeve de;
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi direniş güçlerimizce devam etmektedir. Bu çerçeve de;
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 13 Şubat günü Şırnak ili sınır hattında bulunan ve işgalci TC ordusu denetiminde olan Tepê Çete Karakoluna askeri takviyelerin yapıldığı gözlemlenmiştir.
- Ayrıntılar
Kusmuk, kusulan şey anlamındadır. Gerçekten de DAİŞ insanlığın kustuğu tüm kötülüklerdir. Deniliyor ya Pandora’nın kutusu, aynen öyle bir kutuda dışarıya fırlamış ne kadar böyle kötülük varsa hepsinin toplama olan bir kusmuk.
Çok uzun bir süre olmasa bile şimdiden Ortadoğu halklarının ruhsal dengesini bozan bir faşizan yapı hale geldiği her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Öyle ki geçmişte insanların kelleriyle kale yapan faşizan ve despot yapılardan daha ileri bir faşizan ve despotluğu günlük olarak sergilemelerinin yanı sıra, insanı katletmenin de en ileri teknolojisini icat etmişe benziyorlar. Koyun‘nun kellesini keser gibi insanların boğazına hiç bir şey olmamış gibi bıçak dayayan ve de kameraların önünde tüm dünyaya göstererek kesen bu yapı sıradan bir insan psikolojisine sahip olamazlar. Yine Ürdünlü pilotu kafese yerleştirildikten sonra benzinle yakan ardından ise kepçelerle üstünden geçerek en sadist bir tarzda katleden bir yapı sağlıklı olamaz. Ya da insan olamaz.
Böyle bir yapı gerçekten de tüm insanlığın başına beladır. Bugün Ortadoğu’da olup bitenler Orta Afrika’da öyle görülüyor ki daha acılı ve sancılı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Yüzlerce, binlerce insanın kellesini kesen Boko Haram DAİŞ’in bir benzeri ve hatta kendisidir. Yine Charlie Hebdo’yu yapan zihniyette aynı zihniyette aynı zihniyettir.
Gerçeklik böyle iken o zaman yapılması gerekli olan karşı duruş nasıl olmalıdır? Karşı duruş nasıl alınacaktır?
Dağlarda duyabildiğimiz ve görebildiğimiz kadarıyla DAİŞ’in uyguladığı yöntemin bir benzerini başka ülkelerde uygulamaya kalkışıyorlar. Güya DAİŞ’ten çekinmediklerini ifade etmeye çalışmış oluyorlar. Örneğin Ürdün hunharca katledilen Pilotlarına karşı verdiği cevap hemen idam ve hava saldırıları olmuştur.
Bu ne kadar doğru bir cevabı teşkil edebilir ki? Belki bir pansuman yöntemi olarak bir rol oynayabilir. Lakin pansuman yöntemler asla uzun vadeli olamazlar. Bunlar hep geçici çözümlerdir. Geçici çözümlerin ise insanlığın başına ne kadar büyük belalar yarattığını da bilmem söylememize gerek var mı?
DAİŞ’e karşı mücadele elbette bir kararlılığı gerektirir. Ancak bu kararlılık DAİŞ’in temellerine dinamit koyacak bir zihniyet dünyasıyla mümkündür. Bunun için eğer Arap devletleri DAİŞ’e karşı bir mücadele geliştirmek istiyorlarsa önce kendi içlerinde inanılmaz ölçüde demokrat olacaklardır. Demokrasinin önünü açacaklardır. Halkların renklerini tanıyacaklardır. Kadına öncelik vereceklerdir. Tüm inançlara eşit mesafede aynı saygı temelinde saygı gösterecekleri gibi tüm farklı halk ve etnisiteleri yönetimlere taşıyarak bir nevi kendi iç güvenliklerini sağlama alacaklardır.
Aksi taktirde DAİŞ gibi faşizan yapılar her zaman fitne fesat oyunlarıyla –bugün yaptıkları gibi-içlerine sızarak karşıt mücadeleyi zayıf düşürebileceklerdir. Bunun olmaması için belirttiğimiz gibi önce kendi içimizde Demokratik Ulus modeline yakın bir modeli kabul edeceğiz ve pratikleştirmesi için de çalışacağız.
Bu olursa, o zaman insanlığın kusmuğu olan DAİŞ bir tükürükte dışarıya huruçlanarak atılacak ve hak ettiği yani tarihin çöp sepetine atılacaktır.
Kasım Engin
- Ayrıntılar
Öncelikle 15 Şubat uluslararası komployu şiddetle kınıyorum.1999 yılı 15 Şubat gününde Kürt ve ezilmiş halkların öncülüğünü yapan, önderlik şahsında gerçekleşen komplo sadece Kürdistan değil bütün Orta doğu halkının sahsına yapılmış bir komplodur. PKK gerçekliğinin farkına varıp bitirmek isteyen güçler şahsında gerçekleşen ve büyük etki yaratan komplo süreci ağır ve yoğun geçmiştir. Önderliğin İmralı adasına götürülmesiyle, Kürt ve diğer özgürlüğü bekleyen halklar çok ağır süreçlerden geçtiler. Yaşam tıkanmıştı resmen. PKK bitti biz kazandık diyen devletlere Önderliğin hayır! Asıl şimdi başlıyor hamlesi oldu. Önderliğin yetiştirdiği, gerçekleri anlatabildiği militanlarla PKK dimdik ayakta durdu.
İmralı sürecinden bu yana önderlik paradigmasıyla gün geçtikçe hızla büyüyüp güçlenen PKK uluslararası güçlere en iyi cevap olmuştur. Gerilla hareketi gün geçtikçe mucizeliğini ortaya koydu. Her şartta her koşulda halkı için yaşamayı göze aldı ve Kürdistan olduğu gibi biz gençlerde ışık oldu. Önderliğin bizim şahsımıza gerçekleştirmek istediği yaşamı, bizde önderliğe söz vererek hep beraber inşa inandık ve adım attık. Bir PKK militanı olarak 15 Şubat ı yas olarak görmüyorum. Tam tersine benim şahsıma bir diriliştir. Komployu gerçekleştiren güçlerin düşüncesi önderlerini alırsak biter giderler gibiydi ama tam tersi oldu. Süreç ağır geçmiş olabilir fakat bu komplo yeniden dirilişe vesile oldu. Her gün mücadeleme olan sevdam daha da artıyor. Kinim, nefretim, öfkem daha da büyüyor. Önderliğin düşünceleri, perspektifleri, İmralı adasında gösterdiği irade, kadına verdiği değer ve inanç beni daha da güçlendiriyor. Bize gösterdiği çizgide yürümeyi öğretiyor, her gün özgürlüğe bir adım daha yaklaştığımızı gösteriyor.
Militan kişiliği kendimizde yaratmak, halkı için kendini tamamen feda etmek önderlik çizgisinden geçiyor. PKK’ lileşmek PKK kişilik ve ahlakını almak, önderliği azda olsa anlamak demektir. Teori ve pratikte bir olabilmektir ola bilmektir amacım. .Her saniye her dakika önderliği yaşayarak önderliğe yoldaş olabilmektir amacım. Önderliğin İmralı adasında olması biz PKK militanları için çok üzücü olduğunun belirmek isterim. Ancak her gün her saniye bizimle beraber olduğunu da söyleyebilirim. En anlamlı bütünlük ruhsal ve düşünsel, ideolojik bütünlük ve birliktir. Düzen disiplinimiz, askeri duruşumuz, şehitlere bağlılığımız önderliği hissetmekten geliyor.
Önderlik partiyi bugünlere getirebilmek için büyük mücadeleler verdi. Önderlikle beraber bu mücadeleye başlayan birçok arkadaş şahadete ulaştılar. Geçmişten günümüze kadar binlerce halkımız katledildi, onlarca çocuk faili meçhul cinayete kurban gitti, binlerce militan büyük komutanlar şehit düştü. Yani PKK bu günlere gelebilmek için çok ağır bedeller ödedi. Kendi şahsımda bunlar çok ağır şeylerdir, önderliğe cevap olabilmek için büyük sebeplerdir. Bunları görerek katılımın en iyisini sergilemektir amacım. Bunun yanında çocukken 15 Şubat benim için kara gündü, üzüntüydü, isyandı, çaresizlikti, hayal kırıklığıydı, umutsuzluğa düşüştü. Fakat şimdi 15 Şubat benim için düşman gerçekliğidir, vücudumdan iliklerime kadar inen öfkedir, gün geçtikçe militan kişiliğime güçlenmeme etkendir.
Nujiyan SERHAT
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi direniş güçlerimizce devam etmektedir. Bu çerçeve de;
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Şengal’i Özgürleştirme Hamlesi direniş güçlerimizce devam etmektedir. Bu çerçeve de;
- Ayrıntılar
Şubat ayını hep karanlık, deli, belirsizlik ve insanı kasvete sokan, sağuk bir ay olarak değerlendiririz. Halktada bu böyle. Ama bizim için 9 Ekim’den sonra 15 Şubat komplosu ile tam karanlık bir ay olarak ele alındı. Fakat unutmamak gerekir ki, her zaman madalyonunu iki yüzü vardır. Nasıl bakar ya da yorumlarsan, o yön belirgin olur. Şubat ayında, bir halkın umutlarını söndürmek istediler ama şunu hesaba katmadılar. Mevsimsel bir hata yaptılar. Şubatın kara yazgısının ve sağukluğunun ardına gizlenmeye çalıştılar. Oysa, o şubat anlayışı onların yaratımıydı. Çünkü Rêber APO bu anlayışı çoktan tersyüz etmişti. Nasıl ki, Şubat o bembeyaz örtüsünün altında baharı mayalıyorsa, RêberAPO’dahalk düşmanlarının karanlık hesaplarına karşın, barış ve özgürlükte ısrarın özü olan PKK mücadelesinin aydınlık meşalesi oldu. Onlarca sempatizan, yurtsever, militan gerçeği, RêberAPO’ya olan bağlılıklarının özü olarak, Şubat’ın karanlıklarını ve buzlarını bedenlerinden yaktıkları meşaleler ve özgürlük tililileri ile aydınlatıp, eritmişlerdir.İşte düşmanın ummadığı ve planlarını boşa çıkaran bu bütünsellik ve en zor bağlılık gösterme tarzı!
Başkanım, sizden ayrılığımızın 12. yılına giriyoruz. Ama biz bu ayrılığın acısını ilk anki sıcaklığıyla halen yaşıyoruz. Yaşam fırtına ve sarsıntılarla doludur, derdiniz. Ve yaşamdaki acıların da en büyük öğretmen olduğunu yine sizden öğrendik. Egemenlikli uygarlığın kendi çıkarlarından dolayı halklar üzerine uyguladığı yoğun baskı ve acılarda; PKK de, bir kırlangıç fırtınasına tutulmuş gibi savrulmaya çalışıldı. Ama Şubatın kar, soğuk ve donukluğunda bitirilmek istenirken, kardelenler misali tüm nazik, sade ve narinliğiyle, beşbin yıllık kronikleşen iktidar ve onun despotik karakterine bir karşı koyuş ve direngenlik içinde varlığını yaşamsallaştırdı PKK.
Şubat bilseydi, bu karanlık komplo planlamasına tabii olur muydu? Sanmıyorum. Çünkü, ben şubatı, bir ananın hamilelik süresinin en son yoğunlaşmış evresi olarak tanımlıyorum. Bu diyalektik döngü varoluşun her evresinde yeniden doğuş, canlılık ve yaşam olarak hep varola gelmiştir ve varola gitmeye de devam edecektir. Bu sebeple Şubat’a da özünde bir ihanet edilme durumu sözkonusudur. Biz mücadelemizle hem insanlık tarihinin hem de doğanın özgürlükçü deviniminin özüne denk bir akışını gerçekleştirme çabasını veriyoruz. Egemenlikçi zihniyetin karattığı bir ay olmasından dolayı, Şubat da, insanlık doğal toplumun gerçek özüne ulaştığında, kendini aklamış olacaktır.
Başkanım, bu 12 yıl içerisinde yaşadıklarınızı, çaba ve mücadelenizi, herkes ve herşeye rağmen gösterdiğiniz tempo, irade ve binyıllara bedel düşünsel-ideolojik-toplumsal-kültürel eserlerinizi herkes görüyor ve her geçen gün insanlık tarihindeki onurlu yerinizi almanızı görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Hala bu kadar saldırgan ve tahammülsüz olmaları da sizin bu karakterinize galip gelememekten ve dahası her şeye rağmen bu kadar etki alanınızı genişletmenizedir. Yaşamınızda yenilgilerden yengileri yaratmayı hep bildiniz ve yaşam amacınız hep zaferi kişilik sahibi olmak oldu. Düşmanın ve hatta içimizdeki bazı kesimlerinde anlayamadıkları ya da çözümleyemedikleride bu gerçek . Bu karakterinizle, düşmanın halkımız, mücadelemiz ve tarihi değerlerimiz üzerine yürüttüğü bu kadar yoğun saldırı ve komplolara hep engel oldunuz ve onların tüm hamlelerini bir karşı atak olarak tersine çevirmeyi ve boşa çıkarmayı, yengiye dönüştürmeyi, tarihi bilincinizin ışığında hep başardınız.Egemenlikli tarih anlayışının yanılgısı,tarihi bir tekerürden ibaret görmesidir. Oysa tarih eğer doğru okumasını bilirsen hiçbir zaman tekerrür etmez. Belirli koşul, zaman ve mekandandolayı her nekadar bazen benzer sonuçlar gösterse de özde devamlı bir farklılığı içinde barındırır. Egemenlikli sistemin bize uygulamak istediği, tarihte yaşadığımız talihsizlik ve yenilgileri aynı zaman ve dönemlere denk getirerek yenilgi ve boyun eğmeyi bir kadermiş gibi bize özümsetmek ve direncimizi kırmak istem ve planlarından başka bir şey değildir. Sizin de hem kendi şahsınızda ve hem de Kürt halkının özgürlük mücadelesinde yapmak istediğiniz, egemenliğin yarattığı bu verilitarih anlayışının yanılgısını ve amaçlılığının gerçek yüzünü göstermektir. Kayada biten bir çiçek olan PKK’nin ortaya çıkışında ve kısa zamanda halkların özgürlük umudu olmasından başlayarak, bu baş aşağıgidişin halkların kaderi olmadığını, zor ve hilelerle halklara içirilmeye çalışılan bir kandırmaca olduğunu da ispatlamış oldunuz.
15 Şubat 1925, Kürtlerin yakın tarihinde kara bir gün olarak ve halkların umutlarının kırıldığı bir gün olarak,Şex Saîd’in pek çok komplo ve oyunla esir alındığı ve serhildanın bastırıldığı bir tarihtir. Sizinde uluslar arası bir komployla esir alınmanızın bu tarihe denk getirilmesi bir tesadüf olmayıp, oldukça bilinçlice ve planlanarak tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Mesaj şudur, her başkaldırdığınızda önderinizin ve halk olarak sizinde sonunuz hep katliam ve soykırım olacaktır. Bu ezilen halkların değişmez bir yazgısıdır. Kısaca “tarih tekerrürden ibarettir” anlayışının bir gereğinden başka bir şey değildir. Ancak artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Kürt halkı ve onun bağrından çıkan özgürlük militanlarıda, Başkanım, sizin bilgeliğinizle açmış olduğunuz bilim yolunda bir tarihi bilinç düzeyine ulaşmış ve bu yolda ilerlemeye devam eden bir gerçekliğe kavuşmuştur. Bu saye de, insanlık, kendi yaratımı olan tarihinde hak ettiği yere sonunda mutlaka ulaşacak ve tanrıçaların öz kızları ve oğulları olarak, okyanusların maviliğine eş özgürlük deryasında birer anlam damlaları olarak varlıklarını yaşayarak devam ettireceklerdir.
Tüm karartılmışlığına rağmen ŞUBAT da bu bilimsel tarihi bilinç ışığında kendi öz varlık anlamına kavuşacak ve gebeliğin son aşaması olan yeniden doğumunu özgürce gerçekleştirecektir. Bu özgürlük doğumunda ebelik rolü, tanrıça ananın öz evladı olmayı başaran, tüm verimliliklerden arınmış olan siz özgür insana bahşedilmiştir. Şubatın koynunda mayalanan bahar özlem ve inancıyla, BAŞKANIM.
Berî DERSİMÎ
- Ayrıntılar